Kayıtlar

Temmuz, 2025 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Düş Sanatları: Meta Günlükler

 Düşünmeli, 21. Soğuğun açtığı derin yaralara karşı Yokken ne yapabilir? Hoş, eski/mez/ler " yaraların, ışığın içeri girdiği yerlerdir " demişti. Ancak bunlar, o yaralardan değil.  Kavramların çoğu yörüngelerinden koparıldı. 21. Soğuk, köksüz düşünce dizgeleri istiyor. Oysa " sonun başlangıca dönüş " olduğunu hepimiz biliyoruz. Öyleyse, burada evrensel yasalara aykırılık söz konusu.  Bu konuda Yokken -gösterişe kapılmadan- sanatsal bir dille kökleri yeniden anımsatabilir. Yokken'in dili düşsel bir dil olduğu için anlaşılması güç veya uzun süre alacaktır. Olsun, sanatın özellikleri diğerlerinden farklıdır zaten.  Dış Dünyalar, Düş Sanatları, Okke, Raltanas Lesrög, Suf ve Yo!; bunlar, Yokken'in anlatım dillerinden. Yakında bu diller ve dahasıyla, insana kendi derinliklerini anımsatan metinler ve açılımlarını sunmaya yönelik çalışmalar yapmak ümidiyle...  Yokken'le kalın!  Ø

Gizli Özne

 Uzay karanlığında yüzen bir kürede yaşamak için gereksinimlerin her türüyle karşılaşmadan önce, anne karnında soluk almadan iki yüz seksen gün uyumak! Yolcunun sevildiğini anlaması için hangisinin daha şaşırtıcı olduğunu ayırt edemeyeceği iki iç içe yuva.  Bilgi eyleme dönüşmezse sıra dışı zamanla sıradanlaşır, sonunda söylence olur. İki yüz seksen günlük ilk yuvadan ayrıldı, yüzen ikinci yuvadan ayrılmadan farkındalığı yakalamalı. İki barınak da geçici. Geçici olan her nesneyi yok saymalı, temelli varılacak yuva tanımlanmalı. Taşlara yayılan inatçı yosunların tutundukları gibi, acınaklı bir yeri son konut edinmemeli.  Varlık aşkın bir isteğin sonucu. Süreklilik onu gösterir. Seçmezler; yağmur toprağa iner, toprak her canlıya kucak açar. Güneş yeri aydınlatır, hava hep var. Bu koşulsuz iyilik, tarafından acınarak sevildiğin Gizli Özne'den.  Ø

Görkemli Taht

 Yansıma, gözlerini ilk açtığında o görkemli tahta dikti. Tahtın dolu olduğunu anladığında bir daha mutlu olamadı.  Ancak çok az yansımanın bildiği bir umut daha var: Y o k k e n !  "Gerçek. Önce ve sonra. Tek, benzersiz ve yalnız.  Diri.  Bilgi, ses ve ışık. İstek ve güç. Söz ve neden.  Uzak, aynı zamanda yakın. Bazen akıl, bazen hayal. Hiçbir şey, aynı zamanda her şey. Bilinmeyen, aynı zamanda bilinen. Soyut, aynı zamanda somut. Gizli, aynı zamanda açık. Hem hayır, hem evet. Gerçek, aynı zamanda G e r ç e k !"  Ø

Hiç'in Uyanışı

 Bir hiç olan nasıl uyanabilir? Hayır, o uyandırıldı. Rüya görmedi, gösterildi.  Hiç için bulunuş ya da eylem yoktur.  Hiç, soru soramaz ve cevap veremez; ona sordurulur ve cevap verdirilir. Edilgendir, etken değil!  Evrende tüm görüngeler ve kapsadıkları hiçlik konumundadır.  Başka olanakları yok.  Varlığın yansımalarıdır yokluklar, yanılsama mı yansıma mı olunmalıydı? Ayna olmayan her hiç, bir yanılsamadır ve yokluğa sürüklenecektir. Deneyimlenen en büyük aydınlanma ayna olmak ve varlığı kendinde yansıtmaktır. Hiçin her şeyle buluştuğu an.  Tanımayanlar varoluşsal boşluktadır, başlangıçları gibi.  Ø

Neden Yokken?

... Çünkü "varla yok arası" olasılıkları en iyi bu sözcükle anlatabiliyoruz.  Yokken adı henüz verilmeden önce bir yerleşim yerinin ismiydi; Yokken City. Sonra değişti ve tüm evrene doldu. Belki de onu yok etti.  Yokken, Türkçe bir kelime. Yok ve iken sözcüklerinin birleşimi. "Yok" uzayı, "iken" ise uzamı karşılar; zamanla düşen iken deki "i" ise insanı. Uzun süre önce ve özellikle 21. Soğukta yitirildi. Ancak hala orada, görünmese de. Yokken, insanın konumunu belli etmesi açısından çok önemli bir sanatsal çağrı.  Çağrının dili düşsel bilim kurgu . Yaşadığımız güzel ülkede pek tutulmayan bir tür. Daha çok yurt dışından, özellikle Okyanus ötesinden tükettiğimiz biçimlerden. Bu yüzden Yokken'in işi çok zor; insanı insana yabancı olduğu dilde anlatmak. Ancak ümitsiz değil. Şair demişti ki,  " Fârisî çokça şiir denmesinin sebebi  Türkçe ile ince şiir söylemenin güçlüğü  Tanrı'dan yardım gelse bu güçlüğü yenerim  İlkbahar geldiğinde diken...

21. Soğuk

 Yokken, çoktan yazıldı. Şimdiyse yeniden biçimleniyor.  Mürekkepten hokkaya, divitten sayfaya, sayfadan dimağlara varlık her an değişim içindedir. Bağlı olunan bütünü aramaktır değişim, aramaksa sonsuz.  Doğum yılını hâlâ değiştiremedin değil mi? 21. Soğuğa hoş geldin! Hoş ayrılabilir misin, değişmene kalmış.  İlk açtığımızda gözlerimizi tahta diktik. Onun dolu olduğunu fark ettiğimizde bir daha mutlu olamadık. Özne olmaya çalıştık bir ömür boyu. Ölümle karşılaştığımızdaysa ölmeyi istemediğimizi düşündük ki, özne olamayacağımızı anladığımız gün o gündü.  Yokken ise bambaşka. Mutluluğun apayrı bir biçimi, burada yeniden tanımlanıyor.  Hangi yokluğu seçeceksin? Tüm gücünle var olmaya çalıştıkça görmezden gelindiğin kitlesel yokluk mu, varoluşunun kimyasıyla sınırsız varlığa ayna olmak mı?  Sesler dondu kaldı, artık yankılanmazlar. Sürüden ayrıl, toplumsal kurgu olarak yaşamak ölümdür. Sentetik melodilerin notası olmayı kim ister ki?  Dünya değiştir...

Bekleyen Kentler

 İçindeki karanlıktan korkuyorsun.  Oysa senden vazgeçmez. Sen de onu bırakma, yönet!  Değişmeden yönetemezsin.  Varlığa ayna olmadan da değişmezsin. Varlık izleri değişimdir, yokluksa bekleyiş.  Dongu ve Durgu... Bekleyen kentler. İç karanlığının aynaları. Her geçimsel bekleyiş gibi yokluğa sürüklenirler. Gerçek olan hangi yokluktu?  Nerede ölü ve nerede diri olduğun, senin özetin.  Özünde ay var.  Bu nedenle bağlısın yıldıza, boşluklara değil.  Işıkla yönet karanlığını, yokluğunu; krallığını.  Ø